Gebelik ve derin ven trombozu (toplardamarda pıhtı gelişimi) arasındaki ilişki bilinmektedir. Gebelik süreci boyunca derin ven trombozu gelişme (toplardamar pıhtı) riski 3-5 kat artmış durumdadır. Gebelikle ilişkili en riskli dönem doğun sonrası ilk 1-2 haftadır. Gebelikten sonraki ilk birkaç haftalık dönem gebelikle ilişkili venöz trombozların önemli bir kesiminden sorumludur. Anne adayının hareketlerinde yavaşlama ve anne karnındaki fetusun büyüyerek karın ana toplardamarına basısı nedeniyle gebeliğin son dönemi olan doğuma yakın dönemde riski bir dönemdir.
Ek olarak gebe kadında derin ven trombozu majör risk faktörleri varsa DVT riskini iyice arttırmaktadır. Geniş çalışmalarda bilindiği üzere yaklaşık 1000 gebelikte birinde derin ven trombozu gelişmektedir.
Gebelikte DVT Riskini Arttıran Faktörler Nelerdir?
Derin Ven Trombozu için gebelik başlı başına bir risk faktörü olmakla birlikte, gebeliğe eklenecek olan majör risk faktörlerinin varlığı; ki bu majör risk faktörleri:
- Trombofili dediğimiz genetik olarak pıhtılaşmaya yatkınlık,
- Toplardamar hasar ve yararlanmaları,
- İmmobilite (çeşitli nedenlerle; ameliyat, travma, felç gibi kişinin hareket yeteneğini geçici veya kalıcı olarak yitirmesi).
Bu majör faktörler dışında minör faktörler;
- Gebelikte veya daha önce oluşmuş varisler,
- Üriner sistem enfeksiyonları,
- Yaygın virütik ve bakteriyel enfeksiyonlar,
- Diyabet,
- Romatizmal hastalıklar,
- Aşırı kilo (özellikle vücut kitle indeksinin 30 un üzerinde olması)
- İleri yaş,
- Sigara kullanımı
- Sezaryen doğumlar ek risk getirmektedir.
Bütün derin ven trombozlarında olduğu gibi gebelikte karşılaşılan DVT lerde de %60-70 oranında sol bacak damarları tutulmaktadır. Bunun nedeni anatomik olarak karın alt bölgesinde bulunan sağ ana iliyak atardamarın sol ana iliyak toplardamara bası yapma eğilimidir. Bu bası varlığını May-Thurner sendromu olarak adlandırmaktayız.
Hamilelikte DVT Eğiliminin Nedeni Nedir?
Derin ven trombozunda yüz yıl önce tanımlanmış ve hala geçerliliğini koruyan virchow triadı; (venöz staz, toplardamar endotelyal hasar ve hiperkoagülasyon) etkilidir.
Gebelikte hormonların artmış olması venöz dilatasyon dediğimiz toplardamarlarda genişleme ve varis eğilimini arttırmaktadır. Gebelik kanda pıhtılaşma faktörleri olarak bildiğimiz faktör I, faktör II, faktör VII, faktör VIII, faktör IX ve faktör X düzeylerinde artışa neden olmaktadır. Bunun yanında pıhtılaşmayı engelleyen faktör S düzeyinde azalma gebelikte pıhtılaşmayı kolaylaştırmaktadır.
Kısaca gebelik ile birlikte oluşan değişiklikleri özetleyecek olursak;
- Varis eğiliminin artması,
- Gebeliğin getirdiği kilo artışı ile birlikte fiziksel aktivitenin kısıtlanması,
- Kanda trombofili dediğimiz pıhtılaşma faktörlerinin güçlenmesi
- Endotel hasarı riskinin artması gebelikteki pıhtılaşma eğilimini açıklamaktadır
- Zorlu doğumlar ve sezaryen mobilizasyon dediğimiz hastanın yataktan kalkarak normal fiziksel aktiviteye dönme sürecini uzattığından dolayı risk oluşturmaktadır.
Gebelikte DVT den Korunma?
Derin ven trombozu, posttrombotik sendrom, pulmoner emboli ve ani ölüm gibi çok ciddi komplikasyonları nedeniyle önemli bir hastalıktır. Gebelikte özellikle bacaklar veya pelvik bölgede oluşabilecek derin ven trombozundan (toplardamar pıhtı) korunmak için;
- Sigara ve tütün ürünlerinden uzak durmak,
- Bol sıvı tüketilerek dehidratasyon dediğiniz vücut su oranının azalmasına izin vermemek,
- Aşırı kilodan kaçınmak,
- Bacak kaslarını güçlendirip, kan akışını arttırmak için yüzme ve tempolu yürüyüşler,
- Uzun süreli yolculuklar veya uzun yatak istirahati durumlarında varis çorabı kullanmak,
- DVT için yüksek risk faktörleri varsa; gebeliğin riskli dönemlerinde doktorla birlikte düşük molekül ağırlıklı heparin koruyucu dozda başlanabilir.
- Gebeliğin son trimesterinde diz altı varis çorapları riski son derece azaltacaktır.
Gebelikte Derin Ven Trombozu Tedavisi Nasıldır?
Gebelikte derin ven trombozu gelişmişse kan sulandırıcı olarak heparin kullanılır. Heparin seçiminde dikkat edilmesi gereken yeni jenerasyon küçük moleküler ağırlıklı heparinler olmalıdır. Düşük molekül ağırlıklı heparin iyi ve güvenli bir kan sulandırıcı etki yanında, ciddi yan etkilerin bulunmaması ve plasentayı geçerek bebekte hasar oluşturmaması nedeni ile gebelik bitene kadar kullanılmalıdır. Gebelikten sonra en az 6 hafta bu tedaviye devam edilmelidir. Antikoagülan dediğimiz bu tedavi yeterli olmamışsa doğumdan sonra, farmakomekanik tromboembolektomi dediğimiz temelini anjiyo tedavisi oluşturan yönteme başvurulabilir.