Diyabet şeker hastalığıdır. Şeker hastalığı (diyabet) kan şeker artmasıdır. 2 tip şeker hastalığı mevcuttur. Tip 1 ve tip 2 diyabet.
Tip 1 diyabet kan şekerini düzenleyen insülin seviyesinin yetersiz olduğundan dolayı kan şekeri yükselir. Tip 1 diyabet yani tip 1 şeker hastalığı çocuk-adölesan oluşan ve daha az görülen şeker hastalığı tipidir.
Tip 2 diyabette ise kan şekerini düzenleyen ve pankreastan salgılanan insülin miktarı normal veya normalden daha yüksektir. Buradaki problem insan hücrelerinde insüline karşı direnç gelişmesi söz konusudur. Tip 2 diyabet erişkin yaşta ortaya çıkar ve şeker hastalarının büyük bir kesimi bu tiptir.
Diyabet ve arteryel sistem dediğimiz atardamar atardamar hastalıkları arasında sıkı bir ilişki vardır. Vücudumuzda damar veya sinir ağı bulunmayan canlı bir organı yoktur. Bu nedenle diyabetin damar sistemini etkilemesi demek vücudumuzun bütününü etkilemesi demektir. Yani şeker hastalığı sistemik ve sinsi bir hastalıktır. Bu nedenle maalesef toplumdaki bireylerin önemli bir kesimi erken tanı alamamaktadır. Diyabet tanısı çok kolay bir şekilde konulabilmekle birlikte hastaların birçoğu diyabetin neden olduğu önemli atardamar problemleri ve ayak yarası geliştikten sonra hekime başvurmaktadır. Şeker hastalığı tüm organları tutabilmekle birlikte kalp, böbrek, beyin ve bacak atardamarları en sık etkilenen bölgelerdir.
Kalp tutulumunda kalp krizi, beyin damarları tutulumunda inme, böbrek tutulumunda hipertansiyon ve bacak-ayak tutulumunda kangren veya diyabetik ayak (ayak yarası) dediğimiz ciddi tablolar ortaya çıkar. Diyabetik; ciltte renk değişiklikleri, hissizlik, ağır enfeksiyonlar ve kangren dediğimiz doku ölümü nedeniyle uzuv kaybına giden yaralarla karakterize bir hastalıktır. Diyabet hastalığının mekanizması tam açıklığa kavuşmamakla birlikte özellikle insülin direnci oluşan tip 2 diyabet kilolu hastalarda ortaya çıkmaktadır. Diyabetli hastalarda kan şekerinin kontrol altına alınmaması, tansiyon yüksekliği, sigara kullanımı, kan lipit değerlerinin yüksekliği, sedanter yaşam ve kötü beslenme alışkanlıkları damar hastalığının hızla ilerlemesine neden olur.
Diyabette Damar Hastalığı Bulguları Nelerdir?
Şeker hastalığı damarlar üzerinden tüm vücudu etkileyen metabolik bir hastalıktır. Kan şekerinin normalin üzerine çıktığı durumlarda birkaç temek bulgu oluşur. Bu bulgular:
- Normalden fazla yeme ve doymama hissi.
- Ağızda kuruluk ve ağızda tatlılık hissi./li>
- Susuzluk hissi, çok su içme ve çok idrara çıkma olarak sıralanabilir. Bunların dışında;
- Halsizlik yorgunluk hissi
- Hızlı ve sistemik kilo kaybı
- Ağız kuruluğu ve aseton benzeri ağız kokusu
- Halsizlik ve yorgunluk hissi.
- Bulantı ve kusma.
- Bilinç bulanıklığı,
- Bulanık görme gibi rahatsızlıklarına neden olabilir.
- Ciltte kaşındı ve kuruluk.
- Yaraların geç iyileşmesi
Saydığımız bulgular tutulan bölge veya organa göre farklılık göstermektedir. Kalp damarları tutulumunda; egzersizle gelen hafif göğüs ağrısından, kalp krizine uzanan bulgular görülür. Boyun damarları tutulumunda baş dönmesi, göz kararması-bulanık görme, bayılma atakları ve inmeye uzanan problemlerle karşılaşılır. Böbrek tutulumuna bağlı damarı darlığında hipertansiyon ön plandadır. Bağırsak damarları tutulumunda (mezenterik arter darlık veya tıkanıklığına bağlı) yemeklerden sonra birkaç saate uzayabilen kramp tarzı karın ağrısı görülebilir. Göz damarları tutulumunda bulanıklıktan tam körlüğe ilerleyen süreçlerle karşılaşılabilir.
Bacak damarları tutulumunda kladikasyo dediğimiz eforla gelen ağrılar oluşabileceği gibi, ayak bölgelerinde hafif şişmeler, ciltte renk değişiklikleri ve ağrısız yaralarla karakterize diyabetik ayak başlangıcı oluşabilir. Ayak ve bacakta görülen yaraların sebebi; ağrı duyusunu algılayan sinirleri besleyen kılcal damarların diyabetten etkilenmesine sebebiyledir. Diyabet hastalığı 2000’li yılların başında toplumun yaklaşık %8 ininde görülürken, 2020’lerde bu oranın belirgin artarak %13 e yükseldiği tahmin edilmektedir.
İnsülin direnci ile ilişkili tip 2 diyabet hastalığı oluşumunda yaşam tarzı çok önemli bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle çok büyük çalışma gruplarında (Çin’de DAKİNQ, Finlandiya’da diyabet önleme çalışması ve Amerika’da diyabet önleme programı) yaşam tarzı değişiklikleri ile diyabetin oluşumu ve sonuçlarının engellenmesinin %50 oranında azaltılabileceğini ortaya koymuştur. Türkiye’de ise bu gelişmelere paralel olarak 2007 yılında diyabet önleme ve kontrol programı oluşturulmuştur. Bu çalışmaların temelini toplumda dengeli beslenme, uygun kilo ve düzenli egzersiz alışkanlığının oluşturmaktadır.
Diyabetik Damar Hastalığı Tedavisi?
Diyabette tedavi kan şekeri yüksekliğinin kontrol altına alınmasıyla başlayıp, beslenme alışkanlıkları ve yaşam tarzının düzenlenmesi ile devam eder. İlerlemiş diyabet hastalarında atardamarların ileri derecede damar hasarları oluşur. Diyabetik hastalarda (şeker hastaları) ölüm ve organ hasarlarını azaltmak için tutulan bölgeye yönelik tedavi yapmak gerekir. İleri evre damar hastalığı gelişen hastalarda; medikal tedavi ilerlemeyi yavaşlatıp durdurabilmekle birlikte oluşmuş hasarları düzeltemez. Damarların ne kadar etkilendiğini ve hangi organları etkilediğini göstermek için; tutulan bölgeye göre renkli doppler ultrasonografi, bilgisayarlı tomografik anjiyografiler, MR anjiyografik ve kateter anjiyografi yöntemleriyle tanı konulduktan sonra ilgili damarların anjiyografik tedavisi planlanır.
Diyabette organ tutulumuna göre tedavi;
- Boyun bölgesinde beyin damarları (şah damarları) tutulduğunda; internal karotid artere (ana beyin damarı) stent ve balon anjiyoplasti uygulamaları yapılabilir.
- Kalp damarları tutulumlarında; anjiyografik stent tedavi yöntemleri devreye girer.
- Böbreklerde; genelde böbrek arterlerinin başlangıç noktasında darlıklar oluşur. Bu bölgelere balon anjiyoplasti ve stent kakılarak, damar tıkanıklığı dolayısıyla yüksek tansiyon ortadan kaldırılır.
- Diyabetik Ayak Tedavisi (Atak Yarası); Bacak özellikle diz altı bacak bölgesi atar damarları diyabettin etkilenirse ileri derecede darlık veya küçük damar tıkanıklıkları gelişir. Diyabetik ayak (ayak yarası) şeker hastalığında bireyin karşılaştığı önemli problemlerden biridir. Diyabette büyük, orta ve kılcal damarlar etkilendiğinden, özellikle ayak ve ayak bileği kesimlerinin duyusunu algılayan sinirlerde hasara bağlı hissizlik gelişir. Hissetme duyusundaki azalma ayakları travmalara karşı korumasız hale getirir. Ağrı hissedilemediğinden veya az hissedildiğinden çarpma, vurma, ayakkabı hasarlanmaları, tırnak batmaları algılanamaz. Yarada iyileşme gecikmesi problemleriyle de küçük yaralar büyüme eğilimine girer. Diyabet hastalığında aynı kılcal damarlarda geçirgenlik azaldığından dolayı kan akımı yeterli olsa dahi, dokulara yeterli savunma hücresi geçişi olmadığından vücudun yaralarla mücadelesi zayıflar. Bu nedenle diyabet tanısı konmuş bireyler ayak bakımı için ve yaralar gelişmeden profesyonel danışmanlık almalıdırlar. Diyabette alt ekstremitede özellikle ayak-ayak bileği bölgelerinde büyük-orta çaplı damarlarda ciddi darlıklar ile tıkanıklıklar gözükmektedir. Bu damar tıkanıklıkları uzuv kaybına gideceğinden erken dönemde tespit edilerek anjiyografi yöntemiyle tedavi edilmelidir.
Kateter Anjiyografiyle Diyabetik Atak Tedavisi?
Diyabet hastalarında yaradan kangrene ilerlemenin aşamaları görülmekte.
- Aterektomi Cihazı; Diyabet hastalığında özellikle bacak damarları iç yüzeyinde kalsifiye plak olarak adlandırdığımız kireçlemeler gelişir. Damarın içerisine kılavuz tel yardımıyla girilerek, kireçlemeler damar içi motorize ekipman olan aterektomi cihazıyla (bu kateterin ucu matkap ucu gibi dönen bir parçaya sahiptir) parçalanarak damar dışına aspire edilir. Bu yöntem birçok hastada ciddi faydalar sağlamaktadır.
- Balon anjiyoplasti; Damar içerisine girilip daralmış olan damara uygun balon sistemleri ile yüksek basınçlı ilaçlı balon anjiyoplastiler tıkalı damarları açmak için vazgeçilmez ekipmanlardır.
- Stent; balon anjiyoplastiyle normal hale gelmeyen damarlar, esnek, dokuya uyumlu, metal aksamlı borucukla tedavi edilmelidir. Diyabet kontrol altına alınamaz ve yaratmış olduğu damarsal komplikasyonlar düzeltilemezse ampütasyon (uzuv kesilmesi) kaçınılmazdır. Şeker hastalığına bağlı ayak bölgesindeki his azalması veya kaybına diyabetik nöropati denir. Bu bölgelerde yara oluşmadan önce günlük ayak bakımı yapılmalı, yara gelişmişse muhakkak hekime danışılmalıdır. Ayaktaki ciddi yaralarda geniş ölü dokuların temizlenmesi gerekir. Ağır enfeksiyona bağlı apse veya ciddi sellülit gelişimi yoksa tedavide ilk yapılması gereken tıkanmış damarın anjiyografik yöntemle açılmasıdır.