Atardamar hastalıkları içinde açık ara en sık görülenidir. Damar sertliği tıpta ateroskleroz olarak bilinir. Genellikle 45 yaş üstü bireylerde bulgu vermeye başlar. Bulgu vermesi için uzun yıllar gerektiren sinsi bir hastalıktır. Önem alınmadığı durumlarda geri dönüşümsüz sonuçlara yol açar.
Atardamarlar, esnek yapısı ve genişleyip daralabilen lümen açıklığı sayesinde, doku ve organların ihtiyacı olan kanı, ihtiyaç duyulan miktarda taşıma potansiyeline sahiptir.
Damar sertliğinde (ateroskleroz) atardamar duvarında yaygın hasarlanma ve damar duvarı içerisinde pıhtı ve kolesterol birikimi oluşur. Daha sonra kolesterol ve pıhtı birikimlerine ek olarak bağ doku artışı gelişerek damarın esnekliğinde azalma oluşur. Damarlardaki bu esneklik kaybına damar sertliği denir. Damar sertliğinin farklı anatomik bölgelerde tutulum dereceleri farklılıklar gösterir. Örneğin bazı bireylerde kalp damar tutulumu ön plandayken bazen bacak damarları bazen boyun veya iç organ atardamarı daha fazla etkilenebilir. Aterosklerozda atardamar lümeninde darlık oluşturacak şekilde, damar duvarında aterom plağı dediğimiz yağ içeren ve zamanla kalsifiye olup sertleşen patolojik yapılar gelişir. İşte bu yapılar damar duvarını yaygın olarak etkileyerek, damar sertleşmiş ek olarak lümende darlık ve tıkanıklıklar oluşturur.
Ateroskleroz dereceleri: Damar sertliği dediğimiz aterosklerozda üstte normal damar, ortada yağ içerikli aterom plağının erken aşaması, daha altta plağın büyüyerek damarda ciddi daralma ve en altta plağın büyüyüp damarın tıkanması resmedilmiştir.
Atardamarlar esnek yapıları nedeniyle kan basıncının kontrolünde, doku ve organların kan akışını ihtiyaca göre ayarlama fonksiyonlarına sahiptir. Ateroskleroz damarların bu fonksiyonlarını zayıflatır. Damar sertliğine (ateroskleroz) eşlik eden yaygın aterom plakları ise damarlarda daralma ve tıkanıklıklar yaparak ciddi dolaşım bozuklukları oluşturabilir.
Damar Sertliği (Ateroskleroz) Belirtileri ve Bulguları nelerdir?
Ateroskleroz vücuttaki tüm organları etkileyen sistemik bir hastalıktır. Damar sertliği belli bir seviyeye ulaşmadan herhangi bir bulgu vermez. Bulgular tutulan bölgeye göre değişkenlik gösterir.
- Kalp atardamarlarının tutulmasında eforla gelen angına pektoris denilen derin göğüs ağrısı, kalp ritim bozuklukları,
- Bacak tutulumunun ön planda olduğu durumda, merdiven çıkmak, tempolu yürüyüş gibi aktivite gerektiren durumlarda; belli bir mesafeden sonra kesilme karakterize birkaç dakika dinlenmeden geçmeyen ağrılar,
- Böbrek damar tutulumuna bağlı darlıklarında; hipertansiyon ortaya çıkar bazen de böbreklerde beslenme bozukluğuna bağlı böbrek yetmezlikleri gelişebilir,
- Beyin-Boyun damar tıkanıklarında; baş dönmeleri, bayılmalar ve inmeler, beyin kanaması gibi ciddi bulgular, görme ve konuşma ve algılama problemleri,
- Mide bağırsak sistemi tutulumuna bağlı darlıklarında; yemeklerden sonra kramplar tarzında gelen uzun süre devam eden ağrılar oluşabilir.
Damar Sertliği Tanısı Nasıl Konur?
Damar sertliği erken yaşlarda başlayan, belirli bir evreye gelmeden herhangi bir bulgu vermeyen kronik bir hastalıktır. Genelde ateroskleroz (damar sertliği) bulguları 45 yaşından sonra tutulan organlara göre bulgu verir.
Damar sertliğinin anlaşılabilmesi, tutulum bölgeleri ve derecesinin belirlenmesi için görüntüleme yöntemleri kullanılır. Bunlar:
- EKG (Elektrokardiyogram): Kalp grafisi olarak bilinen EKG, kalp damarlarındaki ciddi etkilenmelerde birtakım bulgular verebilen basit ve maliyetsiz bir incelemedir.
- Stres testi: Koşu bandı veya egzersiz bisikletleri kullanılarak, EKG değerleri izlenebilir.
- Ultrason: Özellikle renkli doppler USG, atardamar kan akım hızı, damar darlıkları ve plak gelişimleri gösterebilir.
- Bilgisayarlı tomografi: Damar duvarlarındaki sertleşmeye bağlı yaygın kireçlenmeleri ve darlıkları tespit etmek içi son derece güvenilir bir incelemedir.
- Ayak bileği-Brakial indeks: Bu testle ayak bileği kan basıncı ile koldaki kan basıncı değerleri karşılaştırılır, normalde birbirine yakın değerler çıkması gerekir.
- Anjiyografi: Damar içerisine bir kılıf yerleştirilerek, damarların iç yapısını gösteren son derece duyarlı invaziv bir inceleme yöntemidir. El bileği, üst kol, kasık ve boyun gibi birçok bölgeden damar içerisine girilerek hem tanı hem de tedavi yapılabilir.
Damar Sertliğini Önleyici Yaklaşımlar Nelerdir?
Damar sertliği nasıl önlenir sorusu birçok kişi tarafından merak edilmektedir. Tıbbi önlemler dışında; tüketilen besinler ve yaşam tarzı damar sertliği ile direk ilişkilidir. Ateroskleroz (damar sertliği) ilerledikten sonra koruyucu önlemler hastalığı iyileştiremez veya hafifletemez. Koruyucu önlemler sadece hastalığın gelişimini durdurur veya yavaşlatabilir. Bu nedenle risk faktörlerinin erken yaşlarda tespit edilip koruyucu tedbirlere başvurulmalıdır. Özellikle kaçınılması gerekenler; kolesterol ve doymuş yağlardan zengin beslenme ciddi risk faktörüdür. Hareketsizlik ve obeziteden kaçınmak gerek.
Damar sertliğini önleyici bir diyette, enerjinin yağlardan gelen kısmı %30’u aşmamalıdır. Kan kolesterol seviyelerinin normal sınırlarda olması gerekir. Diyetteki doymuş yağ tüketimi oranı %10 dan daha az olmalıdır.
Damar sertliği açısından riskli bireylerin mutlaka uzman bir diyetisyen tarafından beslenme konusunda eğitim alması gerekir.
Beslenmeyle direk ilişkili olan bu hastalık, doğru olmayan beslenme alışkanlıklarıyla daha kötü bir hal alabilir.
Damar sertliği bulunan hastaların genel beslenme kuralları şu şekildedir:
- Meyve ve sebze ağırlıklı beslenme,
- Antioksidan özelliği olan soğan, ahududu, portakal gibi vitaminlerden zengin bir diyet,
- Kızartma yerine fırınlanmış besinler tüketilmeli,
- Doymuş yağlardan uzak durulmalı bunun yerine zeytinyağı ya da mısır yağı tercih edilmelidir,
- Sakatat ve Tavuk derisi tüketiminden kaçınılmalı,
- Hayvansal yağlar yüksek oranda doymuş yağ asidi içerdiğinden yağsız tercih edilmeli,
- Yemeklerdeki yağ oranının düşürülmesi gerekmektedir.
- Günlük tuz tüketimi azaltılmalı (6 gramla sınırlandırılmalı),
- Sigara ve tütün ürünleri kullanımı bırakılmalı,
- Günlük 30 dakika tempolu yürüyüş veya ağır olmayan egzersizler yapılmalı
Damar Sertliği Nedenleri Nelerdir?
Damar sertliğini genetik ve çevresel faktörler birlikte oluşturur. Genetik faktörler yani ailesel yatkınlık en belirleyici faktördür. Bunların dışında damar sertliği riskini artıran çevresel faktörler şunlardır:
- Sigara kullanımı,
- Yüksek tansiyon,
- Sağlıksız beslenme,
- Aşırı alkol tüketimi,
- Stresli yaşam ve yetersiz fiziksel aktivite,
- Şeker hastalığı ve obezite,
- Menopoz sonrası östrojen eksikliği,
- Kolesterol ve total kan yağları yüksekliği,
- Erkek cinsiyeti,
- Endokrin/hormonal bozukluklar,
Damar Sertliği (ateroskleroz) Tedavisi Nasıldır?
Ateroskleroz tedavisinde iki temel amaç mevcuttur. İlki hastalığının durdurulması veya ilerleyişinin yavaşlatılması, ikincisi ise daralmış veya tıkanmış damarın tekrar fonksiyonel hale getirilmesidir.
Hastalığının ilerleyişinin durdurulabilmesi için risk faktörlerinin mümkün olduğunca ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu önlemler; hipertansiyon varsa kan basıncının ilaçlarla düzenlenmesi, kolesterol dengesinin yeniden oluşturulması, hareketli bir yaşam tarzının benimsenmesi, şeker hastalığı varsa kontrol altında alınması, sağlıklı bir beslenme alışkanlığının edinilmesini içermelidir.
Damarlarda ciddi daralma ve tıkanıklıklarda cerrahi veya anjiyografik tedavilere başvurulabilir. Son yıllarda anjiyografik tedaviler büyük oranda cerrahi tedavilerin yerini almakla birlikte, cerrahi yöntemler bazı durumlar hala vazgeçilmez bir yöntemdir. Anjiyografi ile tedavide; balon anjiyoplasti, stent ve aterektomi cihazları kullanılabilmektedir.
Balon anjiyoplasti; Ateroskleroza (damar sertliği) bağlı plak gelişimi nedeniyle damarda ileri derecede darlık gelişmişi durumunda balon anjiyoplasti yöntemi; yukarıda sarı renkli darlık yaratan plak, ortada bu düzeye yerleştirilen balonun yüksek basınçta şişirilerek plağın dışa itilmesi, en altta ise balon anjiyoplasti sonrası damar açıklığının sağlandığını görmekteyiz.